19 Kasım 2011 Cumartesi

Çok yaktım.

Kırgınım. Bu ara çok kırgınım... Çok yanıyor canım. Göz göre göre kendimi acıtıyorum. Biliyorum ki yürüdüğüm bu yol canımı çok yakacak ve sonunda hiçbir yere çıkmayacağım ama gene de gidiyorum. Dikenler her yerimi çizdiler şimdiden. En çok kalbime battılar. Canım çok acıyor. Gözlerim acıyor. Ellerim acıyor. Her yattığımda içimdeki sıkıntıyı yenmeye çalışırken uyuyakalıyorum. İşkence rüyalarımda devam ediyor. Kaçamıyorum. Kaçtıkça daha çok acıtıyor beni. Suçlamaya kalkıyorum birilerini hiçbiri bir şey ifade etmiyor. Sadece kendime sinirleniyorum. Kendimden nefret ediyorum. Hayatımdan çıkarayım kurtulayım diyorum. Kendi kendimi hayatımdan çıkaramıyorum. Kendimden kurtulamıyorum. Bile bile acıtıyorum canımı. ''Yanacağımı bile bile ateşe yürüyorum''

Yanıyorum. Kül olmuyorum. Kül olayım tekrar doğayım diyorum. Bitmiyorum. Yanıklarım acıyor. Hiçbir şey merhem olmuyor. Yaralarım acıya acıya geçiyor ama izleri geçmiyor. Diyorlar ki yanık izi geçmez.

Peki birinizde farkedip çekip çıkarsanız ya beni. Nolur...

28 Ocak 2011 Cuma

Bu arada;

Bloğu açmakta ki amaçlarımdan biri de mimarlık,dekorasyon ve fotoğrafta sevdiğim şeyleri paylaşmaktı,ama başıma gelen talihsizlik sonucu bilgisayarımdaki her şey silindi. Ama pek yakında arşivimi yeniden oluşturucam.

Kendimle o kadar meşgul olmuşumki bunca sene hayatımla ilgilenmeye fırsat kalmamış

Şu aptal hastalık beni bulmasaydı 5 sene önce şu an hayatım çok farklı olurdu,yalnızken rahatsızlanma korkum yüzünden ailemden en fazla 3-4 saatlik uzak mesafe yerlere gidebiliyorum sadece.

27 Ocak 2011 Perşembe

Yaa ne zamandir olmuyor olmuyor dedim al basina belayi gene!

Merhaba panik atak naber gorusmeyeli? -agzina sicmaya geldim gene.

Aynen boyle bir gelir beni benden alir kendisi sonra defolur gider. ya ilaclarimi duzensiz kullandim son zamanlarda,1 hafta falan kullanmadim sora boyle asiri uyku halim basladi sonra bir ogle uykusundan uyandim baktim gelmis.neyse ilaclarimi kullaninca duzelir gibi oldum. Bir de yegenimin yanindayim ufak olanin "ECE" kuzucuklar cok iyi geliyor bana. tum gun immaaak immaaak diye dolaninca pesinde biri ister istemez dikkat dagiliyor bir sure sonra uzaklasiyorsun tum hislerden :)

Bu arada ilk defa tum derslerden gectim. cok mesudum,hem projeden 80 falan alip gectim muhtemelen. donem notum cok iyi degil eskiz sinavlarindan dolayi dustu puanim ama olsun projeden yuksek not almisim ya az cok o da yeter. Ya bir de okulun en kil hocasindaydim, adamin iki lafindan biri kufurdu ama beni sevdi galiba 16 gelme sartina karsi derslere sadece 10 kere gittim,sonra 3 sinava girceksiniz dedi ama 2sine girdim falan.iste hic beklemezken gemeyi bir de adam kotu not bile vermemis. bundan sonra her yerde savunucam hocayi cok iyi adamdir o diye.

7 Ocak 2011 Cuma

Kaybetmek

En büyük korkularımdan biridir ailemden birini kaybetmek. Özellikle babamı. Bugün bir arkadaşımın babasının öldüğünü duydum çok etkiledi beni,çok kişi var çevremde babasını kaybetmiş ,ben her seferinde ya bana da olursa diye düşünüyorum. Yani olacağı varsa bir şeylerin olacak tabi ama bunu salakça düşünmek niye?

Babama çok düşkünümdür ben.Aslında öyle çok yumuşak karakterli her şeye he diyen bir adam değildir.Ama tam olması gereken gibidir. Türk babaları gibi değildir mesela,moderndir,çocuklarının sevgilileriyle tanışır (3kızı var) lisedeyken bana içki içirirdi, bak iç yanımda öğren de sonra üniversitede bir ortama girdiğinde rezil etme kendini derdi. Hayır dinlemedim onu o zaman, ne rezillikler yaşadım.

Neyse böyle durduk yere duygusal dyugusal babamı anlatmaya gerek var mı? yok... Öyle bir hüzün doldum yazdım.

23 Aralık 2010 Perşembe

Yara'm

Öyle yaralarım var ki benim,öyle çok acıtıyorlar ki bazen... Bırakın birilerine anlatabilmeyi,günlüğüme yazdığım da bile deli gibi kanıyorlar. Öyle derine indiler öyle bana ait oldular ki,tecavüzden doğan çocuğum gibi mecburen sevdim onları.İnkar edemeyeceğime göre benim olduklarını,olurken benim canımı çok acıtsalar da sevdim ben o yaraları. Alıştım.

Farklı yollar denedim yaralarımda,ilk bıraktım kendi hallerine,nasıl olsa zamanla geçer dedim,daha derine indiler. O zaman kanatayım aksın akacağı kadar sonra durur dedim, büyüdüler. Belki acıyabildiği kadar acıması gerek tuz basmalıyım dedim,bu acıya dayanamadım.

Öyle alışmışım ki ben bu yaralara, onlarsız ben olamazdım diye düşündüm.
İsterdim aslında anlatmak ama çok gizli olması gerekirdi kimliğimin,üzgünüm.

Ve seneler önce yazmıştım bunu da ;

''Mutsuzluk kanıma işlemişti sanırım...
Artık yara almaktan hoşlanır olmuştum,yara alırken yaraladıklarımsa umrumda değildi.
Aslında bu bir istek,zevk veya sadizm göstergesi değildi, sadece alışkanlıklarımı devam ettirme huyumun nedeniydi...
Sürekli mutsuz olacak bir şeyler bulmak... Aslında çoğumuzun yaptığı bu değil miydi? Acımak kendimize. Türk filmi karelerini yaşama isteği... Belki de herkesin içindeki oyunculuk isteğiydi bunu yapmamıza neden olan.Ama gerçekten acıyı yaşadığımızda tüm uyduruk acıları kenara atp unutmaz mıydık? Sonra da kaldığımız yerden hayata devam... Tüm filmlerin mutlu sonlarını isterdik bu seferde. Yalandan mutluluklar!
Bizim yalandan acılarımız ve yalandan mutluluklarımız vardı kendi sahnelerimizde. Bir de üzerine rolü yapıştıranlar,benim gibi... Acıya alışanlar,gerçekle sahteyi harmanlayıp unutulmaz acılar açanlar ruhlarına.
Öğrendim ben de, açtım o koca koca yaraları, tuz bastım üstüne daha da acıtmak için...
Rolümü seçmiştim ben acınmak, rolüm alışkanlığım olmuştu benim, alışkanlığımsa tüm hayatım... ''

21 Aralık 2010 Salı

Depresyon nedir bilir misiniz?

Bundan 5 sene kadar önceydi,üniversite sınavına hazırlanıyordum.18 yaşındaydım,ilk sene kazanamamıştım üniversiteyi bu 2.di. Hayatımdan memnundum ama,gayet güzeldi o aralar,derslerim çok iyiydi böyle dersnenin en iyi öğrencisi, Türkiye'de dersaneler arası sınavda ilk 100'e falan girmeler,maddi açıdan da bir sıkıntım yoktu hatta ondan önceki senelere bakınca çok iyiydi durumlar o sıra,arkadaşlık falan desen o da fena değildi,ailemle aram iyiydi ne biliyim herşey süperdi,sevgilim yoktu ama zaten öyle bir derdim de yoktu.Bir çocuk vardı bana aşık falan sorunlu bir tipti ama çok da derdim değildi.Ne biliyim iyiydim işte.
Sömestr zamanıydı böyle yılbaşı bayram sonrası falan bir şeylerdi sanırım,ben bir anda yemeden kesildim noluyo lan falan oldum,sonra içimi garip bir his kaplamaya başladı,böyle huzursuzluk gibi ama mutsuzluk değil mide bulantıları baş dönmeleri,böyle neyim var anlamıyordum,bir gece acile gittik ben yere düşünce ama yok mikrobik bir durum değildi bu annem dedi sen çok sıkıldın derslerden İstanbul'a ablana git.Ablam o sıra yalnız yaşıyor Üsküdar'da.Neyse gittim,ablam aldı beni boğaza gittik,alışveriş merkezine falan ama yok anacım o nasıl bir daralma öyle anlatamam,zaman geçmiyor,herşey aşırı sıkıcı,daralıyorum sürekli,gece zar zor uyudum,zar zor da bir şeyler yedim,ertesi gün geçmek bilmiyor ablam hastaneye gitmiş(doktor) yok tüm gün ama ben deliricem evde geçsin bu his geçsin ne bu ne yaa derken attım kendimi sokaklara deli dana gibi dolanıyorum,yahu yok yok hiçbir şey beni kendime getirmiyor.Ablam geldi akşam gene çıktık ettik o zorla bir şeyler yedirdi falan,yattı ama ben sabaha kadar uyumadım bir insan sabaha kadar ayakta durur mu? İşte benim depresyonla ilk gerçek tanışmam o geceydi. Hayatımın en kötü gecesiydi o ne olduğunu anlamadığım bir şey ruhumu hapsetti. Kötü hissetmek değildi bu hiçbir şey hissedememek kafayı yemek gibi,yatmak istemiyordum,kalkmak istemiyor,yemek yemek istemiyor,gülmek istemiyor,ağlamak istemiyor,hiçbir şey istemiyor.Çok korktum.
Depresyonun en zor kısmıdır ilk tanışma, çünkü ne olduğunu anlamazsın,bırak başkalarına anlatmayı kendine bile anlatamazsın.Hiçbir isteğin yoktur ve hiçbir umudun ömür boyu öyle olacaksın sanarsın ve yalvarırsın Allah'a,böyle yaşayacaksam nolur al canımı kurtulayım diye.
Neyse sabah oldu durumu ablama anlattım saat verdi hastaneye gel psikiyatr arkadaşımla görüş dedi.Gittim görüştüm depresyon başlangıcı dedi,bir ton ilaç verdi,uyku ilaçları falan da vardı.Evime döndüm sonra, ailemin yanına bir kaç gün gene uyumadım gene deli gibi durduğum yerde dolandım.Hiçbir şey yiyemedim,portakal suyu içirdi annem vitamin olsun diye kustum,mercimek çorbası yaptı çok seviyorum diye 2. kaşığı ağzıma götürdüğümde kustum.Bir tek kusarken iyi hissediyordum kendimi,sanki o garip his de çıkacaktı içimden sanıyordum.Ama o da o anlık bir şeydi,çıkmıyordu. 10 günüm böyle geçti,sonra bir sabah kendimi iyi hisseder gibi oldum dünyanın en güzel sabahıydı sanki, ilk iş Burger Kinge gittik yemek yedim yarım hamburger 1-2 patates kızartması.Annem o halime şükretti. 10 günde 8 kilo vermiştim 52kilodan 44'e düşmüştüm,bu arada boyum 1.66 .
Bu depresyon yazımın ilki.belki yaşadıklarımın 10da 1ini falan anlatabilmişimdir sadece. Sonrası da kabustu çünkü. İlerleyen yıllarda panik atağa döndü hastalığım.Şu anda iyiyim ama hala ilaç kullanıyorum.