23 Aralık 2010 Perşembe

Yara'm

Öyle yaralarım var ki benim,öyle çok acıtıyorlar ki bazen... Bırakın birilerine anlatabilmeyi,günlüğüme yazdığım da bile deli gibi kanıyorlar. Öyle derine indiler öyle bana ait oldular ki,tecavüzden doğan çocuğum gibi mecburen sevdim onları.İnkar edemeyeceğime göre benim olduklarını,olurken benim canımı çok acıtsalar da sevdim ben o yaraları. Alıştım.

Farklı yollar denedim yaralarımda,ilk bıraktım kendi hallerine,nasıl olsa zamanla geçer dedim,daha derine indiler. O zaman kanatayım aksın akacağı kadar sonra durur dedim, büyüdüler. Belki acıyabildiği kadar acıması gerek tuz basmalıyım dedim,bu acıya dayanamadım.

Öyle alışmışım ki ben bu yaralara, onlarsız ben olamazdım diye düşündüm.
İsterdim aslında anlatmak ama çok gizli olması gerekirdi kimliğimin,üzgünüm.

Ve seneler önce yazmıştım bunu da ;

''Mutsuzluk kanıma işlemişti sanırım...
Artık yara almaktan hoşlanır olmuştum,yara alırken yaraladıklarımsa umrumda değildi.
Aslında bu bir istek,zevk veya sadizm göstergesi değildi, sadece alışkanlıklarımı devam ettirme huyumun nedeniydi...
Sürekli mutsuz olacak bir şeyler bulmak... Aslında çoğumuzun yaptığı bu değil miydi? Acımak kendimize. Türk filmi karelerini yaşama isteği... Belki de herkesin içindeki oyunculuk isteğiydi bunu yapmamıza neden olan.Ama gerçekten acıyı yaşadığımızda tüm uyduruk acıları kenara atp unutmaz mıydık? Sonra da kaldığımız yerden hayata devam... Tüm filmlerin mutlu sonlarını isterdik bu seferde. Yalandan mutluluklar!
Bizim yalandan acılarımız ve yalandan mutluluklarımız vardı kendi sahnelerimizde. Bir de üzerine rolü yapıştıranlar,benim gibi... Acıya alışanlar,gerçekle sahteyi harmanlayıp unutulmaz acılar açanlar ruhlarına.
Öğrendim ben de, açtım o koca koca yaraları, tuz bastım üstüne daha da acıtmak için...
Rolümü seçmiştim ben acınmak, rolüm alışkanlığım olmuştu benim, alışkanlığımsa tüm hayatım... ''

1 yorum:

  1. yaralar bizi biz yapan şeyler aslında..her bir yarada bir yaş daha olgunlasıyoruz..

    YanıtlaSil